BRUCE LEE:

Bruce Lee'nin Teknikleri:
BRUCE LEE'NİN KENDİ ÇİZİMLERİ İLE ANLATTIĞI TEKNİKLERİ
Kung-fu bir sanattır. Dövüşcünün hareketleri uyumlu ve seri olmalıdır.Bütün vücudunu kullanmalısın. Dövüşürken hiçbirşey düşünmeyeceksin..
Yanaşırken çok dikkatli davranmalısın.Her zaman rakibin gözlerini izlemelisin. Çünkü gözler açık verir. En iyi onlar konuşur. Eller aldatıcıdır.
Asla bir anda hareket etmeye karar verme.Her koşul altında hareket etmeye hazır olmalısın. Böylelikle zihnin esneklik vucudun sertlik kazanır.
Daha sonra bir taktik oluşturabilirsin.Çok deneyim gerektirir. Zamanla otomatikleşirsin, ne yapacağını düşünmezsin bile hareket kendiliğinden oluşur.
Gerçek bir dövüşcü hem zihni hem de bedenini güçlendirerek dövüşcünün insan üstü güçleri sahip olabilmesi için bir nevi ruhi sukunu sağlaması gerekir.

Bruce Lee'nin Hayatı
EJDERİN DOĞUMU
27 Kasım 1940 sabahında (Çin takvimine göre Ejder yılı) San Francisco'da doğdu. Annesi Grace ,ona bir Amerikan ismi vermeyi düşünmüyordu.
Hastane çalışanlarından biri bu bebeğe Bruce demeye başladı bunun üzerine anneside bu ismi değiştirmeyip Bruce adını verdi.Bundan sonra adı Bruce Lee oldu.
Ve bir efsane doğmuş oldu.Aile çok kısa bir süre sonra Hong Kong'a geri döndü.Bruce Hong Kong'da film kariyerine 8 yaşında başladı.
Babasının son filminde yönetmen onu sette gördü ve onun o hali yönetmenin çok hoşuna gitti ve ona bir rol teklif etti.İşte bu Bruce'nin gelecekteki film kariyerinin başlangıcı oldu.
Bir sokak kavgasında küçük düşme korkusunu yenebilmek için dövüş sanatları eğitimine başladı.Bir delikanlı olarak sebepsiz yere bir sürü dövüşe katıldı.
Ve Yip Mans Wing Chun(Güzel ilkbahar zamanı) eğitimleriyle efsane bir dövüş sanatçısı oldu. Korkuyla yaşayan sokak dövüşçüsü kalıbından kurtuldu.
Zaman geçtikçe Bruce Lee büyüdü ve dövüş sanatlarına olan ilgisi daha da arttı.Genç enerji dolu ve rekabetçiydi. Kısa sürede Wing Chun'un temel kunfu derslerine girmeye başladı.
Çok zeki olduğu içinde bay Yip onu çok sevdi.Ve Wing Chun Kunfusunun bir sürü gizli tekniğini öğretti.Bruce Lee böylelikle Wing Chun Kunfusu'nun ustası haline geldi.
DANSA İLGİ DUYUYORDU
Dansa inanılmaz derecede ilgi duyuyordu.14 yaşındayken dans etmenin çok eğlenceli olduğunu keşfetti.Bunun içinde zaten yetenekliydi. Dans etmek isteyenleri geri çevirmezdi.
Dans dengesi ve ayak hareketlerinin çoğu onun daha sonra dövüş stilinde etken olmuştur.En sevdiği dans olan Cha Cha dansında Hong Kong'ta şampiyonu bile seçildi.

19 yaşındayken sokak dövüşü ile gittikçe daha ilgili olmaya başladı. Böylece 1959'da ailesi onu liseyi bitirmek üzere Amerika'da arkadaşlarının yanına göndermeye karar verdiler.
Seattle'de otururken bir resturanın çatı katında garsonluk yaptığı sürece kalmasına izin verildi.Liseyi bitirip üniversiteye geçti.Washington Üniversitesine girdi ve geceleri restaurantta çalışmaya devam etti.
Birkaç ay sonra bu yaşam tarzının ona göre olmadığını keşfetti.Ve işinden ayrılıp Kung_fu öğretmeye başladı.22 yaşındayken Chinese Kung-Fu(kendini Korumanın Felsefi Sanatı) adlı kitabını yayınladı.
1964'te felsefe üzerine mastarını tamamlamadan Linda Emery adında sarışın hoş bir kızla evlenirdi. Kısa bir süre sonra California'ya taşındılar. 1965 yılında oğulları Brandon Lee doğdu.Bir kaç yıl sonra kızları Shannon doğdu
İLK ULUSLARARASI ÇIKIŞI
Bruce Lee, Ed Parkers'la 1964 yılında ilk uluslararası çıkışını yaptı.Daha sonra Green Hornet adlı bir dizide oynamaya başladı.
Bruce bunun kendisi için bir çıkış olacağını düşünürken dizi bir sezon sonra yayından kaldırıldı. Daha sonra James Garner'in oynadığı "Marlowe" adlı filmde küçük bir rol kaptı ve bir kaç bölümünde göründü.

Sakatlandı ama vazgeçmedi
Bu küçük rol kariyeri adına ona hiçbir fayda sağlamadı..Lee ondan sonra dövüş sanatları öğrencileri üzerine tasarlanmış 3 tane Knoons adlı okullardan açmaya karar verdi. İşte burada öğrencilerine gerçek Jeet Kune Do olmayı öğretti.
Steve Mrqueen, Karem Abdul Cabbar, James Caburn, Don İnosanto gibi tanınmış öğrencileri oldu. 1970'li yıllarda Hollywood ile Hong Kong arasında mekik dokumaya başladı. İnanılmaz teklifler alıyordu. Bu yıllarda sırtından çok ciddi rahatsızlandı.
Doktorları ona dövüş sanatlarını kesinlikle bırakmasını ve iyileşmesi için yataktan çıkmaması gerektiğini söylediler.Bu Bruce Lee'nin hayatında en kötü dönemlerinden biriydi. 6 ay boyunca sırtüstü yatakta kaldı. Ama beynini çalışmaktan alı koyamıyordu. Bu zaman diliminde Jeet Kune Do Tao adlı kitabı yazmaya başladı.Ama bitiremeden hayata veda etti.Kitabını ölümünden sonra karısı tamamladı.
EJDER'İN ÖLÜMÜ
20 Temmuz 1973'teki Bruce Lee'nin ölümünü çevreleyen koşullar Asya'da bir bilinmezlik fırtınası ve dünyanın her tarafında ölümüne dair bir sürü iddianın gezindiği bir trajedi olarak kaldı. Fiziksel sağlığının insanlar tarafından çok iyi olduğu biliniyordu. Ve ölüm sebebinin doğal sebeblerden olabileceği düşünülüyordu.
Taabii ki kimsenin gelecek felakete dair bir önsezisi yoktu.Betty'inde başrol oynayacağı "Game Of Death" adlı filmini bitirmek için yapımcısı Raymond Chow'la görüşmek üzere Betty'nin dairesine gitmişti.Raymond öğleden sonra akşam tekrar konuşmak üzere onlardan ayrıldı.
Başağrısından şikayet eden Bruce, Betty'i herzaman kendisininde kullandığı bir aspirin karışımı olan Equogesic verdi.Ondan sonra Bruce uzanmak üzere yatak odasına gitti.
Raymond akşam niçin gelmediklerini öğrenmek için onları aradığında Betty , Bruce'un uyuya kaldığını söyledi.Raymond Betty'nin dairesine gidip Bruce kaldırmayı çalıştı ama başaramadı. Panik olmaya başladılar.Ve Betty doktor çağırdı.Onu kurtarmak için yapılan birçok başarısız denemeden sonra ambulans çağırıldı
HASTANEYE GİTTİĞİNDE ÖLÜYDÜ
Küçük ejder Bruce hastaneye gittiğinde ölüydü.Acil müdahalede kalp ve solunuma müdahale edildi..Ama bir hayat belirtisi yoktu. Bruce'nin nasıl öldüğü aslında tartışma konusu oldu.

Ölümünün beynindeki tümörden olabileceği söylendi. Bunun doğuştan mı yoksa daha sonra mı ortaya çıktığı meçhuldu ama kafasında her an patlamak üzere olan hasar görmüş bir damarla birlikte de çok vakti yoktu. Hatta ölümünden 2 ay önce bir beyin travması geçirdi. Bruce Lee'nin ölümüyle Hong Kong yasa boğuldu..Binlerce insan sokaklara dökülüp, son yolculuğunda onu yalnız bırakmak istemediler.Kalabalığı durdurmak için polis tarafından barikatlar bile kuruldu..Diğer bir trajedide oğlu Brandon Lee'nin 31 Mart 1993'te Amerika'nın Kuzey Carolina eyaletinde "The Crow" filminin çekimleri sırasında karnından vurularak ölmesidir.
Bruce Lee Amerika'nın Seattle eyaletinde Lake View mezarlığına gömülmüştür..Daha sonra 3 Mart 1993'te Brandon Lee'de babasının yanına gömüldü..Hergün kendisinin ve oğlunun mezarı dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar tarafından ziyaret edilir

Stilize edilmiş şiddet'te bir zirve
Efsanevî uzakdoğu savunma sporları ustası Bruce Lee, hiç kuşkusuz ki sinema oyuncusu olmak için yaratılmış biri değildi. Duygusallıktan uzak kriterlerle incelendiğinde, ölümüne kadar rol aldığı filmlerin pek çoğunda sergilediği oyunculuğun, bırakın vasatı tutturmayı, düpedüz içler acısı bir düzeyde olduğu görülür. Ancak, işine tutkuyla bağlı bu hiper-aktif adamın kısacık ömrüne sığdırdığı bir avuç B-sınıfı serüven filminde -günümüzde ondan izler taşıyan filmler çektiğini iddia eden Quentin Tarantino'da kesinlikle bulunmayan türden- çok farklı bir özellik gözlenir. Ki o özellik de "içtenlik"dir. Zorlu bir dövüş hareketini, gerektiğinde sakatlanmak pahasına, ama elinden geldiğince zarif ve inandırıcı biçimde gerçekleştirmek için ortaya konulan alabildiğine yoğun bir içtenlik...
"Martial Arts" olarak da adlandırılan savunma sporlarında başlıbaşına yeni bir ekolün kurucusu ve yayıcısı olan Bruce Lee, bütün filmlerindeki dövüş kareografilerini doğrudan doğruya kendisi hazırlardı. O yüzdendir ki ünlü yıldızın serüvenleri, ölümünün üzerinden otuz yılı aşkın bir süre geçtikten sonra bile, içerdikleri onca teknik soruna karşın sırf estetik yetkinlikleriyle de olsa kitleleri günümüzde hâlâ aynı coşkuyla ekran başına toplayabiliyorlar. Bir Bruce Lee filminde "kötüler" mücadeleden asla galip ayrılamaz, günahsız insanların kanı da kesinlikle yerde kalmaz. Aynı şekilde, kahramanımız istikrarlı bir biçimde her yeni öyküsünde "ezilen sınıfların temsilcisi" olarak karşımıza çıkar. Kimbilir, şiddet sinemasının kan revan içindeki çağdaş örnekleri karşısında aslında bir hayli naif kalan Lee'yi bugün bile rakipsiz kılan yönü belki de bu olmalı. Filmlerinin içerdiği o şaşmaz "adalet duygusu" ve rol yapmadaki yeteneksizliğini dövüş sahnelerindeki olağanüstü kareografileri sayesinde başarıyla örtebilmesi...
sizlerden, bu ünlü dövüş ustasının tamamlayamadan öldüğü son filmini hatırlamanızı isteyeceğiz. "The Game Of Death - Ölüm Oyunu"
Anılan filme başlayıp bazı önemli sahneleri çektikten sonra "Ejder'in Üç Fedaisi" (Enter the Dragon) adlı -günümüzde artık klasik mertebesine erişmiş durumdaki- bir başka proje için teklif alan Lee, gelen bu yeni teklifin çok daha iddialı bir yapım olması nedeniyle ilkinin çekimlerine ara vermiş ve Hong Kong'da kurulan setlerde öncelikle "Ejder"i tamamlamıştı. Sonradan kendi türünün aşılmaz yapıtları arasına giren bu filmin gişede büyük bir başarı kazanmasıyla birlikte yeniden yarım bıraktığı projeye dönen ünlü yıldız, eksik bir kaç planı daha çektikten sonra 20 Temmuz 1973 günü, henüz 33 yaşındayken geçirdiği bir beyin kanaması sonucu hayata vedâ edecekti. Söz konusu film, Lee'nin beklenmedik ölümü nedeniyle yarıda kaldığında senaryonun henüz yalnızca yüzde 50'lik bir bölümü çekilebilmişti. Ancak, filmin -Lee'nin bir önceki filmi "Ejder"i de çeken deneyimli yönetmeni- kimi önemsiz sahnelerde yıldızın geçmiş yıllarda rol aldığı yapımlardaki görüntülerini kullanarak, kimi sahnelerde de ona benzeyen Çinli bir dublörle çalışarak, bu talihsiz projeyi 1978 yılında zorlukla da olsa tamamlamayı başardı. Başına gelen türlü felaketlerden dolayı, kaçınılmaz biçimde ciddi anlatım kopuklukları içeren film, buna karşılık gösterime çıktığında sırf büyük ustanın son çalışması olması nedeniyle bile dövüş sporları tutkunları arasında büyük ilgiyle karşılandı ve zaman içinde kendi türünün önde gelen örneklerinden birine dönüştü. Derin çatlaklarla akıp giden öyküsüne boş verip sırf Lee'nin bir kung-fu müsabakasını âdeta bir bale gösterisine çeviren o benzersiz stilize oyunculuğu için izlendiğinde, filmin birbirinden etkileyici sahnelerle dolu olduğu görülür. Özellikle de dönemin dünya karate şampiyonu Bob Wall ile bir dövüş salonunun soyunma odasında yaptığı ölümcül dövüş, bugün bile martial arts türü içinde çekimi oldukça zor sahneler arasında kabul edilmektedir.
Son-
Bruce Lee - Lost interview - A funny movie is a click away
Bruce Lee Parody - More bloopers are a click away
Bruce Lee Fights A School - Funny blooper videos are here